15 Mayıs 2013 Çarşamba

6.Gun: Sene 2013 aylardan Mayis gunlerden Carsamba 15'i


AA:
Dostumuz Berat Su ile irtibata geciyoruz ve bir sonraki durak olan Kusadasi icin, bize; "Siz hic merak etmeyin, ben herseyi ayarliyorum." diyor. Bir kez daha torpilli hissediyoruz kendimizi. Cagri ilk kez tamamen kendi basina motosikletinin zincir bakimini yapiyor. Otelin guzel kahvaltisinin ve sahibi Emre'nin sohbetinin ardindan esyalarimizi yuklenip koyuluyoruz yola. Bu sefer otoban bize gore degil diyoruz, eski Izmir-Cesme yolundan devam ediyoruz yolculuga. Urla'yi gectikten sonra istikameti Kusadasi olan ilk sapak ile guzel sahil guzergahindan benim de ilk kez geciyor oldugum, Sigacik ve Seferihisar ilcelerini geride birakiyoruz. Burada Teos denen antik bir kentin kalintilarina ugrayip "hmm sutunlar guzelmis... iyi bakalim" demeyi de ihmal etmiyoruz tabi. Yemek molamiz da tam bu duraklarin arasinda biryere denk geliyor, izgara etler uzerimize afiyet oluyor.

Teos kalintilarina girmisken biraz dolanalim.
Evet, sanki uzun zaman once burada birseyler varmis.
Konuyla iligili biraz bilgimiz olaydi hic fena olmayacakti...
Madem turistlik yaptik, ahan da 2 numarali turist pozumuz. 
Teos'u tepeden goren yemek molasi verdigimiz mekan.
Yanimiza yeterince sarj aleti alip coklu priz almadigimiz icin, kaldigimiz hicbir
yerde ikimiz de elektroniklerimizi tam sarj edemedik.
Anil cakmakligini baglayip bu eksikligi yolda gidermeye karar verdi.

BMW Yamaha'ya bozulmus gibi duruyor. Yamaha "naptim abi soylesene" der gibi.
Veya ben teshis'in *okunu cikartmis da olabilirim...

KH:
Benim aslinda aklimda Germencik/Aydin taraflarinda, jeotermal sondajinda calisan bir dostumun yanina ugramak vardi. Onunla denk gelemeyince, biz de Kusadasi'na kisa ve dinlencelik bir surusle gitmeye karar veriyoruz. Gezinin rotasini belirlerkenki esas kistasimiz 'mumkun olan deniz kiyisina en yakin yollari kullanmak' oldugunu hatirlayip Cesme donusu otobani kullanmadigimiz gibi Urla cikisindan dogru guneye yol aliyoruz.  
Duz yollar var, ufuktaki tepelerde kaybolan. Intercom'u iptal edip bir sure mp3'lere daliyoruz. Bi ara Anil intercom'dan ariyor beni; "Ilk gordugumuz sari tabelaya girelim mi?" diyor. Iyi zaman yaptigimizi ve bu gunku parkurumuzun zaten kisa oldugunu hatirlatiyor. "Ee tamam o zaman" diyorum. Daliyoruz Teos'a. Ormanlarin icinden guzel guzel tesislerden, mesire yerlerinin icinden geciyoruz. Kalintilara vardigimizda ise henuz kazilarin devam ettigini goruyoruz. Anlatacak kimse de olmadigindan, etrafimiza arkeolojik cehaletimizle bir sure bakip sonra yolda gordugumuz ormanlik mekanlardan birinin icine giriyoruz.


KH:
Motorla gezerken deniz gormek baska bir mutlu ediyor insani. Zira deniz beraberinde virajli yollari getiriyor. Geregi kadar yatarak apexi gozunden vurdugun bir virajin cikisinda mas mavi denizi gormenin verdigi hissi anlatmak mumkun degil. Gidin kendinize bir motor edinin, yasayin bence...

AA:
Kusadasi yolu kivrila kivrila, denize dik yamaclarin dibinden bizi hedefe ulastiriyor ve oteli bulup odaya yerlesip hazirlanmamiz havanin kararmasindan oldukca once tamamlaniyor. Berat kardesimiz bize unutulmaz guzellikte kofteler ismarliyor ve gunler once Tekirdag'da yediklerimiz sonuk kaliyor yaninda. Gecenin asil suprizi ise hayatimizda ictigimiz en guzel nargilelerin Kusadasinda hazirlanmis olmasi. Merak edenler icin belirtelim kofteler Ahmet Ustanin yeri, Nargileler Coskun Ustanin yerinde hayat buluyor. Bir Ege gelenegi olsa gerek, eski ve yerel halk tarafindan bilindik bu mekanlarin bir tabelasi veya ismi yok. Kime sorsaniz gosterir diyorlar.

KH:
Kusadasi'na vardigimizda otelimizi cok kolay buluyoruz. Denizin dibinde. Soylemesi ayiptir adam basi 35tl! Kahvalti bile veriyorlar bu paraya. Dayanamiyorum soruyorum; "abi siz nasil yurutuyorsunuz bu isi bu fiyatlarlar?". "Dusuk sezon" diyor. Bir daha yuksek sezonda tatil yapmamaya karar vererek esyalari odamiza cikartiyoruz.

Bu fiyata, bu manzara!
Yalan yok; bu yolculuk bittikten sonra bir sure uyanip da
kaskimi yani basimda goremeyince panikledim.
KH:
Berat kardesimiz bize enfes bir kofte ziyafeti cektiriyor. Ustune de bir nargileciye gidiyoruz. Bakin, ben nargile konusunda kendime guvenirim. Evimde yaparim, guzel de yaparim. Burada ictigim nargileyi ben hicbiryerde icmedim. Cift elma dedik; elmanin icinde yakilmis elma aromali tutun, icine elma parcalari dilimlenmis taze elma suyu ve sadece elma tutunu icilmis bir marpuc ile bir nargile geldi. Oyle ki, elmada bu kadar elma tadi yok. "Buzlu badem ne giderdi simdi" diyecek oluyorum. Berat mekan sahibini cagirip soruyor hemen. "Adam bende yok ama" diyor, atliyor scooter'ine. 5dk sonra biramiz buzlu bademimiz enfes nargilemizle mest olmus sekilde oturuyoruz. Yore insani hep boyle. Insan buyuksehirde insanligi unutuyor, goremeye gormeye. Berat'la ertesi gunun dalis planini yapiyoruz. Ilk defa zodiacdan dalis yapacagim icin cok hevesleniyorum. Filmlerdeki gibi geriye dogru atlayacagim:) 
Berat dostumuzla.
Elmanin icine elma koyup, elma suyunda, elma ile servis edilmis bir elma nargilesi.
Marifet yuvarlaklari birbirinin icinden gecirebilmek Berat!

AA:
Yarin Cagri ve Berat Scuba dalisi yapacaklar, dolayisiyla gec olmadan otelimizin yolunu tutup dinlenceye cekiliyoruz sonunda yagmurlarin bitmesinin verdigi mutlulukla. Bundan sonraki duraklarimizda kuru ve sicak olacagiz. Denize atlamadigimiz surece tabi...

1 yorum: